Üç Anadolu Efsanesi

Üç Anadolu Efsanesi

Benzersiz üslubuyla Yaşar Kemal’i okumak bir sanattır. Çukurova’nın bereketli toprakları üzerine kurulu söylenceler Yaşar Kemal’in kaleminden can bulur. Bu devasa orjinal tablo o kadar gerçektir ki renklerinin büyüsüne karışıp içinde kaybolmamak imkansızdır. Başka bir renge başka bir hikayeye giriverirsiniz farkında olmadan. Dili kuvvetli, sürükleyici ve bir o kadar da karşı konulmazdır.

Yurt içinde ve yurt dışında pek çok ödülün sahibi olan Yaşar Kemal’in diğer yapıtlarında olduğu gibi “Üç Anadolu Efsanesi” de sizleri büyülü bir dünyaya davet ediyor. Yaşanmış olaylardan kaleme alınan ve önceden efsanevi kimlik kazanmış bu olaylar; sosyal yapı, kadın ve erkek ilişkileri, sevgi, psikolojik durumlar, toprak ağaları ve zulümleri gibi daha pek çok konuyu gündeme getirirken, yazınsal alanda da sizlere çok farklı bir dünyanın kapılarını açıyor.

Bolu Beyi’ne isyan eden yiğit Köroğlu, aşkının acısıyla deli divane dolanan Karacaoğlan ve geyik avına sevdalı temiz bir köy gencinin -Halil- hikayesini anlatan Alageyik; bir çırpıda okuyacağınız söylenceleri oluşturuyor Üç Anadolu Efsanesi’nde.

İnce Memed ve yazarın diğer bazı yapıtları gibi uzun soluklu olmayan bu söylenceler, Anadolu’da farklı zaman ve mekânlara götürüyor okurlarını, yoldaşlık kuruyor.

Milliyet Sanat’tan Abidin Dino’nun söylediği gibi,Kilometrelerce yürüyüp, dağ bayır koşup ne kurtarırsa kârdır kuralınca, önce ağıtları, sonra da türküleri, koşmaları, destanları, Çukurova'nın tüm uyaklı uyaksız söz çeşitlerini, tekerlemelerini, küfürlerini avlıyordu. Folklor derlemesi filan değildi, bu iş hayat memat işiydi, özbeöz malını kurtarıyordu Çukurova'nın, sorumluydu kurda kuşa karşı, şaka değil."

MZENGİN 26 Kasım 2014, İstanbul

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nefes mi, buğday mı? Yunus Emre

Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli

Sarı Saltık