Anadolu’da aklın serüveni 4

Anadolu’da aklın serüveni 4
"Gölge etme başka ihsan istemem"

Anadolu’da filozofların izini sürmeye devam ediyoruz. Tarih boyunca pek çok uygarlığa tanıklık eden bereketli Anadolu coğrafyasının kültür ve düşünce zenginliği, batı uygarlıklarının şekillenmesinde de rol oynamış, pek çoğuna da öncülük etmiştir. Felsefe, ilk çağda Anadolu’da belirmiş ve batıya yayılmıştır.

Yazımızın ilk üç bölümünde Milet Okulu ve felsefecilerine yer vermiştik. Bunlar, felsefenin ve Milet Mektebi’nin kurucusu Thales ile Anaksimandros ve Anaksimenes idi. Anadolulu bir başka filozof da Diyojen(Diogenes)’dir. Sözünü ettiğimiz bu düşünür Sinopludur. Tarihte Sinoplu Diyojen olarak da anılır.

Sinoplu Diyojen’in  M.Ö. 412-320 arasında yaşadığı sanılıyor. Kinik felsefesinin kurucusu olarak kabul ediliyor. Babasının Sinop’ta sarraflık yaptığı ancak kalpazanlık ve parada tahribattan dolayı Atina’ya sürgüne gönderildiği belirtiliyor. Tabii Diyojen de…

Diyojen “kendine yetme” ve “sadelik” ilkelerine dayanan (kinik) görüşün öncüsü ve savunucusu olarak tanınıyor. Sürgünde, Atina’da iken Sokrates’in öğrencisi Antishenes’ten ders aldığı sanılıyor. O’nun, Antishenes’in doğaya uygun yaşama çağrısından etkilendiği söyleniyor.

Bir fıçı içinde yaşanabilir mi?
Diyojen bir fıçıyı kendine ev edinir. Topluma göre sefil bir yaşam sürer. Sokaklarda fıçıyı yuvarlar ve bir kürsü gibi de kullanır. Keskin sözleriyle topluluklara hitap eder. Rahipleri riyadan vazgeçmeye, hakimleri verdikleri kararları yeniden düşünmeye çağırır.

Sözünü sakınmayan bir düşünür
Diyojen gelenekçiliğin karşısındadır. Atina sokaklarında elinde fenerle dolaşan filozof, gündüz vakti neden fenerle dolaştığını soranlara “Adam arıyorum” diyerek yanıt verir. Atina’da dürüst bir adam bulamadığını anlatmak ister böylece.

Diyojen, toplumdaki yapaylığa meydan okuyan bir kişiliktir. Eleştirel yapısı hep ağır basar. Sözünü kimseden sakınmaz. Corinth’e gelen Büyük İskender Diyojen’i ziyaret ettiğinde bir dileği olup olmadığını sorar. O, “Evet var. Gölge etme başka ihsan istemem” deyiverir. Girdiği bir hamamın suyunun pis olduğunu görünce “Burada yıkandıktan sonra gidip nerede temizlenmeli” diye çıkışır. Ahlaksız bir adamın ev kapısının üzerindeki ‘Fenalık adına hiçbir şey bu kapıdan girmesin’ kitabesini görünce “O halde ev sahibi nereden girsin” der.

Kişinin en olumsuz koşullarda bile mutlu ve bağımsız yaşayabileceğini savunan Sinoplu Diyojen, kendi çağından yüzyıllar sonrasına seslenmeye devam ediyor.


Mehmet ZENGİN, 23 Temmuz 2015, İstanbul



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nefes mi, buğday mı? Yunus Emre

Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli

Sarı Saltık