Dört Kapı Kırk Makam
Anadolu'nun nefesi 5
Dört
Kapı Kırk Makam
“Sevgi
muhabbet kaynar yanan ocağımızda,
Bülbüller
şevke gelir gül açar bağımızda,
Hırslar,
kinler yok olur aşkla meydanımızda,
Aslanlarla
ceylanlar dosttur kucağımızda”
Hacı
Bektaş-ı Veli
Türkistan’ın
Horasan bölgesinden gelen Türkmen babaları, Anadolu’ya ruh
üflerken yeni bir dönemin başlamasında da rol aldılar. Eski Türk
inançlarını koruyarak merkezinde, yaratılmışların en üstünü
olan insanı alan felsefeleri, Anadolu’da yeşererek kök salmaya
başladı. Bu kök özellikle Hünkar Hacı Bektaş Veli ile
birlikte budaklandı, dallandı ve Türkmen topluluklarında
Anadolu’nun dört bir yanına yayıldı.
Bir
aydınlama çağı 13.yüzyıl
10. yüzyılda “Enel Hak” diyen Hallac-ı Mansur gibi vahdeti vücut
anlayışı “Anadolu Erenleri”nde yaygındır. Yaratılan en
üstün canlı olan insan evrende Tanrıyla birdir, bir bütündür.
İnsan, Tanrının yeryüzündeki yansımasıdır ve sonsuz olanla iç
içedir. O nedenle “Yaratılanı sever yaradandan ötürü”.
1200’lü
yıllar Anadolu’da eşine az rastlanır bir aydınlanma dönemine
şahitlik yapar. Muhyiddin İbn Arabi, Evhadüddin Kirmani, Ahi Evren, Hacı
Bektaş Veli, Taptuk Emre, Şems-i Tebrizi, Şeyh Edebali, Yunus Emre
ve Fatma Bacı(Kadıncık Ana)13. yüzyılın parlak fikir çağının
düşte olmayan güneşleridir. Moğol istilasına karşı bir
başkaldırının, yaşadığı coğrafyayı kardeşçe sahiplenmenin
ve tasavvufun yıldızlarıdır. Bu çağda Anadolu Erenleri’nde
öne çıkan unsur, meleklerin secdeye vardığı Adem’in(İnsanoğlu)
kendi varlığı ile evrenin, yani varoluş sebebinin vücut bulması
ve bunun farkındalığıdır.
İnsan
arı(saf) olmalı, arıtıcı olmalı ve “biz” diyebilmelidir.
Nefsini dizginlemelidir. Çünkü yol, nefsi yok ederek Tanrı ile
bütünleşmek yoludur. Yol; şeriatın ötesinde kibirden, hasetten,
iftiradan ve benlikten temizlenme yoludur...
“Şerîat,
tarîkat yoldur varana,
Hakîkat, mârifet andan içerü”
Hakîkat, mârifet andan içerü”
Yunus
Emre
Hacı
Bektaş Veli’ye göre Hak’ka ulaşmak 4 kapı ve bu dört kapının
her birine ait 10’ar makam ile olur. Makalat’ın birinci
bölümünde Hak Teala’nın Adem’i dört türlü neneden
yarattığı belirtilir. Bunlar toprak, su, ateş ve rüzgar(hava)dır.
O’nun ayırdığı dört bölük insan ise şöyledir:
“Abidler
şeriat topluluklarıdır ve asılları rüzgardır. Bunlarda
büyüklenme, kıskançlık, nefret, cimrilik ve düşmanlık her an
görülür. İbadetleri namazdır, oruçtur, zekattır. Hacı Bektaş
Veli şeriat topluluklarının Hak katında kurtuluşunu 10 makamı
belirleyerek tavsiyede bulunmuştur.
Zahidler’in
aslı ateştendir. Bunlar tarikat topluluklarıdır. Zahidlerin
ibadeti Tanrı’yı zikretmektir. Ancak hidayet kapıları açık
değildir.
Arifler’in
aslı su’dandır ve marifet topluluğudurlar. İşte bu su temiz ve
temizleyicidir. Bu nasıl olur? Arifler katında sözün üç ön
yüzü bir de ardı vardır. Arifler sözün ön yüzünü söylerler,
utanılacak kelam etmezler. Arifler’in ibadeti hem tefekkürdür
hem de dünya ve ahireti terk etmektir.
Muhibler’in
aslı topraktandır. Toprak rızaya teslim olmuştur. Bunun için
muhiblerde Hak’ka boyun eğmeli O’ndan gelene rıza
göstermelidir. Muhib olanların ibadeti duadır, seyirdir,
müşahadedir. Zahidler “Allah’ı kendimizde bildik kendi özümüzü
de Allah’dan bildik derler.”
4
Kapı
Gerçek
aşıklar daima diri, ölü değil,
Ruhları
yer altına girmiş değil,
Zahid,
Abid bu manayı bilmiş değil,
Gerçek
aşıklar ahalinin Hızır’ı olur.
Hoca
Ahmed Yesevi
Hacı
Bektaş Veli öğretisinde gerçeğe yani Hak’ka ulaşıp O’nunla
bir olmak; şeriat, tarikat, marifet ve hakikat kapıları ile olur.
12. yüzyılda Türkistan’da 99 bin Türkistan Eren’in Pir’i
olarak kabul edilen Hoca Ahmet Yesevi’nin geleneği, Türkmen
inançlarında da başlangıçtaki hali ile devam eder. Yesevilik
başlangıcında heteredoksi bir yapıya sahiptir ve Şamanizmle çok
ilgilidir. Ayinlerinde Şamanizm geleneği vardır. Sanıldığı
gibi Ortodoks mahiyete sahip değildir. Ahmet Yesevi Türk
inançlarını bir kenara atmadan, Müslümanlıkla harmanlamıştır.
Türkmen topluluklarında Hoca Ahmet Yesevi’nin inanç görüşlerinin
bu derece yayılmasının en önemli sebebi de eski Türk inaçlarına
olan bağlılığıdır. O, özüne bağlıdır. Bu düşünce Hacı
Bektaş Veli ile Anadolu’da Batınilik ile devam eder. Moğol
istilası döneminde diğer Türkmenler gibi Alamut’a ailesiyle
birlite sığınarak bir müddet kaldığı da belirtilir. Hacı
Bektaş-ı Veli Batıni bilgisine sahiptir. Görünen anlam ile
bilinmeyen gizli manaya maliktir.
Şeriat
havayı, tarikat ateşi, marifet suyu ve hakikat ise toprakla temsil
olunur. Toprak herşeyi sır eder saklar.
40
Makam
İnsanı
Kamil’ giden yolda ilk kapı olan şeriatın
zahir anlamı, ibadetle insanın kendini eğitmesidir. Batın anlamı
ise görünür dünya ve yol kurallarıdır:
-İman
etmek.
-İlim
öğrenmek.
-Zekat
vermek, oruç tutmak, namaz kılmak.
-Helal
kazanmak ve haramdan sakınmak.
-Nikah
yapmak.
-Çevreye
zarar vermemek.
-Sünnet-i
cemaat.
-Şevkat.
-Temiz
giyinmek ve temiz yemek.
-Yaramaz
işlerden sakınmak.
Tarikat
yola girmektir. Bir pirin, mürşidin Hak’ka ulaşmak için İslam
dinini yorumlayarak oluşturduğu, kendine özgü kuralları,
disiplini ve törenleri olan gönül yolu demektir.
-El
alma ve tövbe etme.
-Mürid
olmak.
-Saçını
giderme ve tarikata uygun elbise giyme.
-Cihad
aşkıyla savaşma ya da ıyilik yolunda mücadele etme.
-Hizmet
eylemek.
-Haksızlıktan
korkmak.
-Ümitle
yaşamak.
-Hırka,
zembil, seccade, ibret ve hidayet alma.
-Nasihat
ve muhabbet sahibi olmak.
-Aşk,
şevk, fakirlik.
Marifet,
gönül yolunda en yüce düzeye ulaşma Tanrısal sırra erme
evresidir. İlk makamı olan edep, “Eline, diline ve beline sahip
olmayı, kötü hal ve hareketlerden uzak durmayı ifade eder.
-Edepli
olma.
-Bencillik,
kin ve garezden uzak durma, korku.
-Aşırı
istekleri sınırlama, perhizkar olma.
-Sabır
göterme.
-Utanmak.
-Cömertlik.
-İlim
öğrenme.
-Miskin
olma(Yapılan bir işi, gösterilen bir tavrı Eyvallah
Kapısı’nın kulu olma bağlamında benimseme, bağlanma.)
-Özünü
bilmek. Tanrının bütün sıfatlarının insanda tecelli ettiğinin
ayırımına varmak.
-Kendini
bilmek.
Hakikat,
Hak’kı görme Tanrısal alemin gücü içinde erime evresidir.
İnsan-ı Kamil olma yolunda dördüncü aşamadır.
-Toprak
olmak.
-Yetmiş
iki milleti ayıplamamak, tüm insanları bir görmek.
-Elinden
geleni esirgememek, men etmemek.
-Dünya
içerisinde yaratılmış her şeye güven vermek.
-Allah’ın
huzurunda itibar bulmak, tevhid anlayışı.
-Sohbet
ve hakikat sırlarını söylemek.
-Manevi
yolculuk, manayı bilmek.
-Sır.
Seyr Anillah aşamasını tamamlama.
-Allah’a
yakarış, gerçeği gizlememe.
-Hak’kı
halkta görme(müşahede)Allah’a ulaşma.
Hacı
Bektaş-ı Veli, “İnsan-ı Kamil” olmaya giden ve sonunda
“Hak’la bir” olmayı esas alarak fenafillah makamına erdiren
bu felsefi yaklaşım ile “insan”a seslenmiştir. Meleklerin
secdeye indiği insanın Tanrı katındaki değerine dikkati çekmiş,
onun Hak’tan ayrı düşünülemeyeceğini vurgulamıştır. Ancak,
Hak’ka ulaşmak kolay değildir. Bu kapılardan birinin eksikliği
durumunda Hak ile bir olunamaz.
Senlik
ve benlik
Şeriat
kapısında ‘sen’ ve ‘ben’ vardır.
Tarikat
kapısında ‘ben senimdir, sen de ben’.
Marifet
kapısında ‘sen’ ve ‘ben’ yoktur, ‘biz’ vardır.
Hakikat
kapısında ise ‘sen ve ben’ artık “O” olmuştur. Fenafillah
makamıdır.
Mehmet
Zengin, 31 Temmuz 2015, İstanbul
Kaynaklar
-Makâlât-
Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli, Alevi Bektaşi Klasikleri,
Hazırlayanlar Prof.Dr. Ali Yılmaz, Prof.Dr. Mehmet Akkuş, Dr. Ali
Öztürk, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,
s.43,44,47,48,51,52,56, 67,68,71,72,75,76,77,78.
-Osmanlı
İmparatorluğu’nun Kuruluşu, Ord.Prof.Dr. M.Fuad Köprülü,
Akçağ Yayınları, s.117,118.
-Türk
Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Mehmet Fuad Köprülü, Alfa
Yayınları, s.116,117,118.
-Osmanlı
Toplumunda Dervişler ve Abdallar, Lucy Mary Jane Garnet,
s.26,51,79,80.
-Alevilik
ve Aydınlanma, Esat Korkmaz, Pencere Yayınları, s.302-320.
-Hızırname,
Alevi-Bektaş Klasikleri, Seyyid Alizade Hasan b. Müslim, s.56-72.
-Anadolu’da
İslamiyet, Ord.Prof.Dr. M.Fuad Köprülü, Akçağ Yayınları,
s.42.
-www.kulturturizm.gov.tr
-http://www.ismailkaygusuz.com/
Yorumlar
Yorum Gönder