Somuncu Baba


Anadolu’nun Nefesi 17
Somuncu Baba

Bazılarının sırrı, bilinmemektir. Sağ elin verdiğini sol el, sol elin verdiğini sağ el bilmez. İşte Melamilerin vasıfları arasında yer alan bu özellik, toplumun içinde kendini bildirmemekle örtüşerek ortaya çıkar. Tıpkı Şeyh Hamideddin Aksarayi gibi...

“Yıldırım’ın Niğbolu zaferine bir minnet borcu olarak Bursa’da yaptırdığı Ulu Cami’nin -bazı kaynaklara göre 1399 yılının yazında, Hami Danışmend’in saptadığına göre ise 1400 yılı Mart ayında- Cuma namazıyla açılışında hutbeyi okumak üzere Yıldırım’ın çağırdığı Emir Buhari, “Bu kentte o varken bize düşmez” diyerek Somuncu Baba’yı ileri sürer. Bunun üzerine alçak gönüllü ve çekingen bir ihtiyar olan Şeyh Hamid kürsüye ilerlerken, “Ne ettin, beni sonunda açığa vurdun Emirim” diye sitem eder.”

Daha ileride devamını aktaracağımız bu rivayette de görüleceği üzere Şeyh Hamid ya da Bursa halkının bildiği isimle Somuncu Baba, sırrının ifşa olmasından rahatsızlık duymuştur. Çünkü sır, sır olmaktır...

1412 yılında Hakk’a yürüdüğü bilinen Şeyh Hamidi Aksarayi’nin, kaynakların çoğunda  Kayseri’de dünyaya geldiği belirtilir. Bazılarında ise Aksaray doğumlu olduğu ifade edilir. Hamidi Aksarayi ilk eğitimini babası Şeyh Şemseddin Musa’nın yanında aldı. Ardından Şam’a Dımaşk’a giderek zahir ilimleri öğrendi.  Hakınkah’ı Bayezidiyye’de şeyhe hizmet etti. Bu süre zarfında Beyazıd-ı Bestami’nin ilmine vakıf oldu ve bir süre sonra da Tebriz yakınlarındaki Erdebil tekkesine gitti.

Erdebil’de Hace Alaüddin Ali’ye ya da Alaüddin’in oğlu Şeyh İbrahim Erdebili’ye intisab ettiği konusunda farklı görüşler olsa da ağırlıkla Hace Alaüddin Ali’ye tâbi olduğu ve ifade edilir. Hamidi Aksarayi Erdebil’de hocası Hace Alaüddin Ali’den tasavvufu tüm boyutlarıyla öğrenerek bilgilenmiş, yalnızca zahiri değil batıni anlamda da ilimlenmiş olmalıdır. Hamîdi Aksarâyî, Erdebil Tekkesi’nde seyrü sülûkünü tamamladı ve bir süre inziva hayatı yaşadı. Tasavvufta sufilerin Hızır ile görüştüğü anlayışı yaygındır. Şeyh Hamidi Aksarayi’nin de Hızır ile görüşüp sohbet ettiği yönünde rivayetler bulunmaktadır.

Şeyh Hamidi Aksarayi, Erdebil’de mürşidinden el aldıktan sonra Anadolu’ya döndü. Bursa’ya vardığında Ulu Cami’nin inşaatı henüz başlamamıştı. Köyden kuru odun toplar, hamur karar ve ekmek pişirirdi. Yüklendiği ekmekleri “Somunlar, müminler” diyerek halka sunardı. Bursa halkının Şeyh Hamidi’nin manevi derinliğinden haberi yoktu. Dolayısı ile “Somuncu Baba” bu gizlilikten pek hoşnuttu. Böylece uzun yıllar Bursa’da kaldı.

Şeyh Hamid, Ulu Cami’nin inşaatı devam ederken, pişirdiği somunları cami inşaatında çalışan işçilere yetiştirdi. Bursa halkı Şeyh Hamidi Aksarayi’yi avam tabakasından zannediyordu. Onun bilgeliğinin ve maneviyatının sırrına en çok vakıf olan ise Yıldırım Beyazıd’ın damadı Şeyh Emir Sultan oldu. Emir Sultan ile Şeyh Hamid arasındaki münasebetin ne zaman ve ne şekilde başladığı tam olarak bilinmiyor. Ancak içtenlikle sürdürüldüğünü söylemek mümkün. Bu husustaki rivayet ise şöyle:

“Somuncu Baba, bir gün fırına ekmeklerini sürdü. Pişmesini beklerken yanına Padişah Yıldırım Bayezid Hân’ın damadı Seyyid Emir Sultan geldi. Elinde bir çömlek vardı. “Selâmün aleyküm baba!” dedi. O da “Ve Aleykûm-selâm” diyerek birbirlerine bakıştılar. Başka hiçbir kelime konuşmadan tanıştılar. Emir Sultan, elindeki yemek çömleğini Somuncu Baba’ya verip, içindekinin pişirilmesini rica etti. Somuncu Baba, bütün denemelerine rağmen çömleği fırının içine sokamadı. Emir Sultan’a döndü ve “Anladım ki bu çömleği fırına sen süreceksin!” dedi. Emir Sultan “Peki” diyerek çömleği aldı ve fırının içine rahatlıkla sürdü. Fakat fırında hiç ateş yoktu. Somuncu Baba fırının ağzını kapattıktan sonra; “Birazdan pişer bekleyiniz” buyurdu. Bir müddet bekledikten sonra kapak açıldı. Fırında hiç ateş olmadığı halde yemeğin piştiğini gören Emir Sultan, Somuncu Baba’nın büyük velilerden olduğunu anladı. Orada tasavvuf üzerine biraz sohbet ederek dost oldular.”

Ulu Cami’nin açılışına ve Şeyh Hamid’in vaazı ile ilgili bölüme dönecek olursak, Somuncu Baba belki de hayatında ilk kez vaaz veriyordu. Minberde Kuran-ı Kerim’in ilk suresi olan Fatiha’nın tefsirini yaptı. Ama Fatiha’nın anlamını farklı şekillerde icra etti:

“Ekmekçi Dede vaazında, Fatiha suresine o zamana değin kimsenin bilmediği yedi kat anlam verir. Herkes hayran kalır. Zamanın büyük bilgini Molla Fenari o vaaz ederken karşısında oturuyormuş. Demiş ki, ‘İlk verdiği anlam bizim bildiğimiz, ikinci anlam kimi bildiğimiz kimi de bilmediğimiz anlamdı; ondan sonrakiler ise hiç bilip anlayabildiğimiz şeyler değil’.”

İşte bu vaaz gününün ardından Şeyh Hamidi Aksarayi(Somuncu Baba,Ekmekçi Baba) halk arasında bilindi ve ünlendi. Ancak o bundan rahatsızdı. Dirliği kaçtı ve Aksaray’a gitti. Müridi Bayram(Hacı Bayram Veli) da onu bırakmadı ve hizmetinden ayrılmadı...

Melamilerin vasıflarındandır:
-          Riyâdan kaçınmak için gizliliğe riayet etmek.
-          Şöhretten sakınmak.
-          Nefsi her daim köreltmek ve onun ayıpları ile meşgul olmak.
-          Yaptığı iyilikleri gizlemek.
-          Gösterişten uzak durmak.


Mehmet ZENGİN, 30 Ağustos 2017, İstanbul.


Kaynakça
-Hacı Bayram-ı Veli Cilt I, Fuat Bayramoğlu, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1989, s.20,64.
-Somuncu Baba, Araş.Gör. Mefail Hızlı, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Sayı 2, 1987, PDF Doküman.
-Osmanlılarda İlk Yerel Manevi Oluşum: Hacı Bayram Veli ve Bayramiyye Ekolünün Anadolu’ya Etkisi, Yrd.Doç.Dr. Hamdi Kızıler, Karabük Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tasavvuf Bölümü, Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi-OTAM Sayı 32, 2012.
-Melamilik ve Melamiler, Abdülbaki Gölpınarlı, Kapı Yayınları Eylül 2015, s.33,34,38.
-Yûsuf-I Hakîkî’nin Tasavvuf Risalesi, Dr. Ali Çavuşoğlu Erciyes Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı : 13, 2002.
-Aşıkpaşazade Tarihi, Hazırlayan Prof.Dr.Necdet Öztürk, Bilge Kültür Sanat, Nisan 2013, s.305.
-Hacı Bayram-I Veli ve Tasavvufî Görüşleri, Ayşe Yıldırım, Yüksek Lisans Tezi, T.C. Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı, Adana 2008.
-Muhyiddin İbnü’l-Arabî’de Melâmet Tasavvuru, Yrd. Doç. Dr Ali BOLAT, T.C. Ondokuz Mayıs Ü. İlahiyat Fakültesi, Tasavvuf Dergisi  sayı: 23, 2009.
-Melamilik ve Osmanlı Devri Melamileri, Şaban Er, Kutupyıldızı Yayınları, İstanbul 2015, s.11,12,13,18,29,30,31.
-Somuncu Baba'nın Eğitim Metodu, Yrd. Doç. Dr. Süleyman Doğan, Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi, Turan Stratejik Araştırmalar Merkezi Dergisi Sayı 13, 2012.
-Melamilik Hakkında Gözlemler, Prof. Dr. İbrahim Agah Çubukçu, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam İlimleri Dergisi, Sayı 5, 1982

-Somuncu Baba, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, http://www.diyanetislamansiklopedisi.com/somuncu-baba/ 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nefes mi, buğday mı? Yunus Emre

Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli

Sarı Saltık