Geyikli Baba
Anadolu’nun
Nefesi 18
Geyikli Baba
“Geyiklünün ol Hasan
Söz ayıtmış kendüden
Kudret dilidür söyler
Kendide söz nesidür
Okuyuban yazmadan
Yanılıban azmadan
Yunus bu ışk sözünü
Kim bildi bilesidür”
Yunus Emre
Anadolu’nun sönmeyen ışığını yakan Anadolu Erenleri’nden biri de “Geyikli Baba”dır. Osmanlı Devleti’nin temellerinin atılmasını sağlayan Abdalan-ı Rum(Anadolu Erenleri)taifesi arasında olan ve yine pek fazla bahsi geçmeyen bir şahsiyet olan Geyikli Baba, Orhan Gazi döneminde yaşamış ve Bursa’nın fethine de katılmıştır. Bazı kaynaklar asıl adının Mehmet, bazıları ise Ulvi olduğunu belirtseler de Yunus Emre onun adının Hasan olduğunu yukarıdaki manzumede ifade eder. Söylenceler, geyik beslediği ve bindiğinden dolayı adına Geyikli Baba dendiğini göstermektedir.
Osmanlı kayıtlarına göre Geyikli Baba Hoy’dan gelmiştir. 1275-1350 yılları arasında yaşadığı tahmin edilmektedir. Aşık Paşazade’nin Gaziyan-ı Rum, Ahiyan-ı Rum, Abdalan-ı Rum ve Bacıyan-ı Rum olmak üzere ayırdığı Anadolu’daki zümreler arasında abdallara mensuptur. 13. yüzyılda “Horasan Erenleri” olarak adlandırılan dervişler; Haydari, Kalenderi, Vefai, Melami ve Yesevi idi. Aşıkpaşazade’nin Rum Abdalları olarak tanımladığı bu topluluklar, gerçekte olmayan bir Abdallık tarikatı değil, Babai hareketi mensubu heteredoks anlayışa sahip dervişler ve şeyhlerden oluşuyordu. Geyikli Baba da meşrebini vefailiğe bağlamaktadır.
“Seyyid Ebülvefa tarıkındanın”
Bursa fethine katılan Geyikli Baba’nın Orhan Gazi ile münasebeti de olmuştu. Bu münasebet Aşık Paşazade Tarihi’nde şöyle anlatır:
Geyikli Baba
“Geyiklünün ol Hasan
Söz ayıtmış kendüden
Kudret dilidür söyler
Kendide söz nesidür
Okuyuban yazmadan
Yanılıban azmadan
Yunus bu ışk sözünü
Kim bildi bilesidür”
Yunus Emre
Anadolu’nun sönmeyen ışığını yakan Anadolu Erenleri’nden biri de “Geyikli Baba”dır. Osmanlı Devleti’nin temellerinin atılmasını sağlayan Abdalan-ı Rum(Anadolu Erenleri)taifesi arasında olan ve yine pek fazla bahsi geçmeyen bir şahsiyet olan Geyikli Baba, Orhan Gazi döneminde yaşamış ve Bursa’nın fethine de katılmıştır. Bazı kaynaklar asıl adının Mehmet, bazıları ise Ulvi olduğunu belirtseler de Yunus Emre onun adının Hasan olduğunu yukarıdaki manzumede ifade eder. Söylenceler, geyik beslediği ve bindiğinden dolayı adına Geyikli Baba dendiğini göstermektedir.
Osmanlı kayıtlarına göre Geyikli Baba Hoy’dan gelmiştir. 1275-1350 yılları arasında yaşadığı tahmin edilmektedir. Aşık Paşazade’nin Gaziyan-ı Rum, Ahiyan-ı Rum, Abdalan-ı Rum ve Bacıyan-ı Rum olmak üzere ayırdığı Anadolu’daki zümreler arasında abdallara mensuptur. 13. yüzyılda “Horasan Erenleri” olarak adlandırılan dervişler; Haydari, Kalenderi, Vefai, Melami ve Yesevi idi. Aşıkpaşazade’nin Rum Abdalları olarak tanımladığı bu topluluklar, gerçekte olmayan bir Abdallık tarikatı değil, Babai hareketi mensubu heteredoks anlayışa sahip dervişler ve şeyhlerden oluşuyordu. Geyikli Baba da meşrebini vefailiğe bağlamaktadır.
“Seyyid Ebülvefa tarıkındanın”
Bursa fethine katılan Geyikli Baba’nın Orhan Gazi ile münasebeti de olmuştu. Bu münasebet Aşık Paşazade Tarihi’nde şöyle anlatır:
“Eynegöl
yöresinde Keşiş Dağı arasında bir nice dervişler gelip anda makam
tutmuşlar. İçlerinde bir derviş varmış. Bu, dervişlerden ayrılup varur
dağda geyicekler ile yürürmüş. Ve ol Turgut Alp ana muhabbet etmiş. Dayim anun
ile musahabet ederimiş. Orhan Gazi eydür: Acep kimün müridlerindendür. Varun
kendünden sorun dedi. Geldiler. Sordular. Derviş eyitdi: Baba İlyas müridiyin
dedi. Seyyid Ebülvefa tarıkındanın dedi.
Orhan Gazi’ye bu sözü bildirdüler. Emr etdikim: Varun dervişi getürün dedi. Geldiler. Davet etdiler gelmedi. Bir nice günden sonra bir kavak ağacını kopardı. Omuzuna götürüp doğru Bursa’nın hisarına geldi. Padişahun sarayına geldi. Havlu kapusının iç yanında bu kavak ağacını dikmeye başladı. Girdiler hana haber verdiler. Ol derviş geldi. Bir kavak ağacı dahi getürdi. Kapıda dikeyorur dediler. Orhan çıkdı. Görü kim ağacı dikmiş. Dahi sormadan hana haber verdi kim: Teberrükümüz oldukça dervişlerin duası sana ve neslüne makbuldür dedi.Dumadı. Döndü. Girü mekanına gitdi. Andan sonra Orhan Gazi Dahi ol dervişün ardınca mekanına vardı. Dervişe eydür: Bu Eynegöl nevahisiyle senün olsun dedi. Derviş eydür: Bu mülkü mal Hakkundur. Ehline verür. Biz anun ehli değülüz der. Sordular ya ehli kimlerdür? Dediler. Derviş eyitdi: Hak ta’ala dünya mülkünü sizin gibi hanlara ısmarladı. Malı dahi mu’amele ehline ısmarladı kim kullarım birbiriyle mesalihin göreler. Ve bizlere gün yeni nasib olan rızık dahi yeni dedi. Orhan eydür: Derviş nola benim sözümü kabul etsen. Derviş eydür: Şu karşuda duran tepecüklerden berü yercüğez dervişlerün havlusu olsun ded. Orhan Gazi dahi bu sözü kabul etdi. Dua aldı dervişden. Girü mekanına gitdi.”
Seyyid Ebu’l Vefa Bağdadi
Anadolu Selçukluları ve Osmanlı’nın erken devirlerinde tasavvuf düşüncesinin şekillenmsinde rol oynadığı bilinen ve Geyikli Baba’nın da mensubu olduğu anlaşılan Vefaiyye Tarikatı; Irak, Suriye ve Anadolu’yu içine alan geniş coğrafyada etkili olmuştur. Tarikatın kurucusu Irak’ta 11. yüzyılda yaşayan Seyyid Ebu’l Vefa Bağdadi’dir. Vefaiyye Tarikatı’nı Anadolu’nun özellikle doğusu ve iç kısımlarında yaşayan Türkmen zümreleri arasında bilinir hale getiren ise Dede Garkın’dır. Araştırmacılar tarikatın Osmanlı dönemindeki ilk temsilcisinin Şeyh Edebali, sonraki yıllarda ise Geyikli Baba olduğunu belirtmektedirler.
Kumral Abdal, Abdal Musa, Karaca Ahmed, Abdal Murad ve Postinpuş Baba gibi Abdalan-ı Rum zümresine mensup bazı şahsiyetlerin de tarikatla bağlantılı olduğu düşüncesi bulunmakla beraber, bu taifenin gayri sünni yaşam tarzını beninsemiş oldukları göz önüne alındığında, tarikatın konar göçer Türkmenler arasında müsamaha gördüğü de akla gelmektedir.
Diğer yandan geyik kültü ya da motifine menakıbnamelerde de sık rastlanıyor olması önemli bir husustur. “Don değiştirme” söylencelerinde de görüleceği üzere aslında her ne olursa olsun canlıya saygı duyma felsefesi, konar göçer Türkmenler arasında çok yaygın olup oldukça eskidir.
Geyikli Baba ve Abdal Musa
Geyikli Baba’nın Abdal Musa ile olan ilişkisine de değinecek olursak, iki erenin Hoy’lu olduğu ile karşılaşırız. Hoca Saadettin, Tacüt Tevarih’te Geyikli Baba’nın Azerbaycan’ın Hoy kentinden olduğunu yazar. Aynı eserde Abdal Musa’ya ait bir dörtlükte de şu ifadeler yer alır:
“Kim ne bilür bizi nice soydanuz
Ne bir zerre od’dan ne hod Su’danuz
Bizüm hususumuz marifet söyler
Biz Horasan mülkündeki Boy’danuz
Neslimizi sorarsan asıl Hoy’danuz”
Taşköprülüzade Ahmet Efendi’nin Şakayık’ında da Abdal Musa’nın Geyikli Baba ile olan irtibatı anlatılmakta, Bursa fethine birlikte katıldıkları ifade edilmektedir. Eserde iki abdal arasında geçen meşhur menkıbe de anlatılmaktadır. Abdal Musa bir ateş parçasını pamuk içine koyup müridiyle Geyikli Baba’ya göndermiş, o da aynı müride bir kase süt(Geyik sütü) vererek Abdal Musa’ya yollamıştır. Buradaki ateş ve pamuk Ahmet Yesevi’ye isnad olan ‘hokka içine pamuk ve ateş koyarak göndermek’ menkıbesi ile tema olarak aynıdır. İki kudret sahibi er arasındaki mertebeye işaret eder. Menkıbede vahşi hayvanlara tahakküm etmenin daha zor olduğu anlatılmak istenmektedir.
Talebeleriyle birlikte Bursa’nın fethine bizzat katılmış olan ve Kızıl-Kilise’nin fethinde büyük yararlılıklar sağlayan Geyikli Baba ile Orhan Gâzî arasında meydana gelen bir başka ilginç bir vak’a bulunduğu da belirtilmektedir. Bu olay 15. yüzyılın başlarında düzenlenen bir arşiv belgesine yansımış durumdadır. Belgede Orhan Gazi’nin Geyikli Baba’ya iki yük rakı ve iki yük şarap gönderdiğini anlatan cümle yer almaktadır. Olay şöyle tasvir edilmektedir:
“Ol zamanda Hazret-i Orhan Padişaha şöyle haber vermişler ki Hoy’dan bir er gelüb ulu geyiğe binüb Kızıl Kilisa’yi aldı deyü cevab virmişler. Virdüklerinde merhum Orhan Padişah, “baba mey-hordur” deyu iki yük arakı iki yük şarab gönderüb, Baba dahi yanındaki Baba Sultan’a cevab virüb “Padişah bize iki yük bal ve iki yük yağ göndermişler” deyu... Bir kazan getürtüb ateş yakdırub kaynatdurur ve içine pirinç koyub ala zerde olub getüren adam nazarında ve ham anın ile bu yerdeden padişaha gönderüb ve ateşde yanan ateşden biraz kor bir penbe içine koyub, padişaha göndermiş...”
Orhan Gazi’ye bu sözü bildirdüler. Emr etdikim: Varun dervişi getürün dedi. Geldiler. Davet etdiler gelmedi. Bir nice günden sonra bir kavak ağacını kopardı. Omuzuna götürüp doğru Bursa’nın hisarına geldi. Padişahun sarayına geldi. Havlu kapusının iç yanında bu kavak ağacını dikmeye başladı. Girdiler hana haber verdiler. Ol derviş geldi. Bir kavak ağacı dahi getürdi. Kapıda dikeyorur dediler. Orhan çıkdı. Görü kim ağacı dikmiş. Dahi sormadan hana haber verdi kim: Teberrükümüz oldukça dervişlerin duası sana ve neslüne makbuldür dedi.Dumadı. Döndü. Girü mekanına gitdi. Andan sonra Orhan Gazi Dahi ol dervişün ardınca mekanına vardı. Dervişe eydür: Bu Eynegöl nevahisiyle senün olsun dedi. Derviş eydür: Bu mülkü mal Hakkundur. Ehline verür. Biz anun ehli değülüz der. Sordular ya ehli kimlerdür? Dediler. Derviş eyitdi: Hak ta’ala dünya mülkünü sizin gibi hanlara ısmarladı. Malı dahi mu’amele ehline ısmarladı kim kullarım birbiriyle mesalihin göreler. Ve bizlere gün yeni nasib olan rızık dahi yeni dedi. Orhan eydür: Derviş nola benim sözümü kabul etsen. Derviş eydür: Şu karşuda duran tepecüklerden berü yercüğez dervişlerün havlusu olsun ded. Orhan Gazi dahi bu sözü kabul etdi. Dua aldı dervişden. Girü mekanına gitdi.”
Seyyid Ebu’l Vefa Bağdadi
Anadolu Selçukluları ve Osmanlı’nın erken devirlerinde tasavvuf düşüncesinin şekillenmsinde rol oynadığı bilinen ve Geyikli Baba’nın da mensubu olduğu anlaşılan Vefaiyye Tarikatı; Irak, Suriye ve Anadolu’yu içine alan geniş coğrafyada etkili olmuştur. Tarikatın kurucusu Irak’ta 11. yüzyılda yaşayan Seyyid Ebu’l Vefa Bağdadi’dir. Vefaiyye Tarikatı’nı Anadolu’nun özellikle doğusu ve iç kısımlarında yaşayan Türkmen zümreleri arasında bilinir hale getiren ise Dede Garkın’dır. Araştırmacılar tarikatın Osmanlı dönemindeki ilk temsilcisinin Şeyh Edebali, sonraki yıllarda ise Geyikli Baba olduğunu belirtmektedirler.
Kumral Abdal, Abdal Musa, Karaca Ahmed, Abdal Murad ve Postinpuş Baba gibi Abdalan-ı Rum zümresine mensup bazı şahsiyetlerin de tarikatla bağlantılı olduğu düşüncesi bulunmakla beraber, bu taifenin gayri sünni yaşam tarzını beninsemiş oldukları göz önüne alındığında, tarikatın konar göçer Türkmenler arasında müsamaha gördüğü de akla gelmektedir.
Diğer yandan geyik kültü ya da motifine menakıbnamelerde de sık rastlanıyor olması önemli bir husustur. “Don değiştirme” söylencelerinde de görüleceği üzere aslında her ne olursa olsun canlıya saygı duyma felsefesi, konar göçer Türkmenler arasında çok yaygın olup oldukça eskidir.
Geyikli Baba ve Abdal Musa
Geyikli Baba’nın Abdal Musa ile olan ilişkisine de değinecek olursak, iki erenin Hoy’lu olduğu ile karşılaşırız. Hoca Saadettin, Tacüt Tevarih’te Geyikli Baba’nın Azerbaycan’ın Hoy kentinden olduğunu yazar. Aynı eserde Abdal Musa’ya ait bir dörtlükte de şu ifadeler yer alır:
“Kim ne bilür bizi nice soydanuz
Ne bir zerre od’dan ne hod Su’danuz
Bizüm hususumuz marifet söyler
Biz Horasan mülkündeki Boy’danuz
Neslimizi sorarsan asıl Hoy’danuz”
Taşköprülüzade Ahmet Efendi’nin Şakayık’ında da Abdal Musa’nın Geyikli Baba ile olan irtibatı anlatılmakta, Bursa fethine birlikte katıldıkları ifade edilmektedir. Eserde iki abdal arasında geçen meşhur menkıbe de anlatılmaktadır. Abdal Musa bir ateş parçasını pamuk içine koyup müridiyle Geyikli Baba’ya göndermiş, o da aynı müride bir kase süt(Geyik sütü) vererek Abdal Musa’ya yollamıştır. Buradaki ateş ve pamuk Ahmet Yesevi’ye isnad olan ‘hokka içine pamuk ve ateş koyarak göndermek’ menkıbesi ile tema olarak aynıdır. İki kudret sahibi er arasındaki mertebeye işaret eder. Menkıbede vahşi hayvanlara tahakküm etmenin daha zor olduğu anlatılmak istenmektedir.
Talebeleriyle birlikte Bursa’nın fethine bizzat katılmış olan ve Kızıl-Kilise’nin fethinde büyük yararlılıklar sağlayan Geyikli Baba ile Orhan Gâzî arasında meydana gelen bir başka ilginç bir vak’a bulunduğu da belirtilmektedir. Bu olay 15. yüzyılın başlarında düzenlenen bir arşiv belgesine yansımış durumdadır. Belgede Orhan Gazi’nin Geyikli Baba’ya iki yük rakı ve iki yük şarap gönderdiğini anlatan cümle yer almaktadır. Olay şöyle tasvir edilmektedir:
“Ol zamanda Hazret-i Orhan Padişaha şöyle haber vermişler ki Hoy’dan bir er gelüb ulu geyiğe binüb Kızıl Kilisa’yi aldı deyü cevab virmişler. Virdüklerinde merhum Orhan Padişah, “baba mey-hordur” deyu iki yük arakı iki yük şarab gönderüb, Baba dahi yanındaki Baba Sultan’a cevab virüb “Padişah bize iki yük bal ve iki yük yağ göndermişler” deyu... Bir kazan getürtüb ateş yakdırub kaynatdurur ve içine pirinç koyub ala zerde olub getüren adam nazarında ve ham anın ile bu yerdeden padişaha gönderüb ve ateşde yanan ateşden biraz kor bir penbe içine koyub, padişaha göndermiş...”
Orhan Gazi’nin Geyikli Baba’ya iki
köy vakfettiği, Baba’nın yerleştiği ve tekkesini kurduğu yerin de eski bir
Hristiyan ibadet merkezi olduğu anlaşılmaktadır. Burada var olan heterodoks
unsurlar da bu yerleşmede etken olabilir. Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda önemli
rol oynayan Turgut Alp de Geyikli Baba’nın müridi durumundadır. Aşıkpaşazade de
Orhan Gazi’nin Turgut Alp vasıtasıyla Geyikli Baba ile iletişim kurduğunu
yazmaktadır.
Geyikli Baba Türbesi
Osmanlı Devleti’nin kuruluş dönemine denk düşen zamanda kurulan ve Halk İslamı anlayışına sahip tekke, zaviye ve dergahlarların oluşumu uzun bir sürece yayılmıştır. Bir geçiş döneminin ürünleridir. Bu da konar göçerlikten tarım toplumuna yani yerleşikliğe geçişi ifade eder. Dönemin önde gelen dergahlarından Hacı Bektaş, Abdal Musa, Geyikli Baba, Kumral Abdal, Kızıl Deli, Seyyit Gazi ve Hüseyin Gazi dergahları heterodoks bakış açısına ait değerlerin yaşatıldığı tekkeler olarak karşımıza çıkmaktadır. Zaviyelerin kurucusu olan dedeler, babalar ve dervişler toplumu eğiten, yönlendiren ve yol gösteren öncülerdir.
13. yüzyılın son çeyreği ile 14. yüzyılın ilk yarısında yaşayan Geyikli Baba’nın türbesi Bursa’nın Gürsu ilçesine bağlı Babasultan köyündeki külliye içindedir. Türbenin yanındaki caminin avlusunda bulunan ulu çınarın Bursa’daki sarayın kapısında mevcut çınarla aynı zamanda dikildiğine inanılır. Her sene bu köyde düzenlenen anma etkinliği ile Geyikli Baba’nın hatırası yaşatılmaktadır.
Mehmet ZENGİN, 04 Şubat 2018, İstanbul
Geyikli Baba Türbesi
Osmanlı Devleti’nin kuruluş dönemine denk düşen zamanda kurulan ve Halk İslamı anlayışına sahip tekke, zaviye ve dergahlarların oluşumu uzun bir sürece yayılmıştır. Bir geçiş döneminin ürünleridir. Bu da konar göçerlikten tarım toplumuna yani yerleşikliğe geçişi ifade eder. Dönemin önde gelen dergahlarından Hacı Bektaş, Abdal Musa, Geyikli Baba, Kumral Abdal, Kızıl Deli, Seyyit Gazi ve Hüseyin Gazi dergahları heterodoks bakış açısına ait değerlerin yaşatıldığı tekkeler olarak karşımıza çıkmaktadır. Zaviyelerin kurucusu olan dedeler, babalar ve dervişler toplumu eğiten, yönlendiren ve yol gösteren öncülerdir.
13. yüzyılın son çeyreği ile 14. yüzyılın ilk yarısında yaşayan Geyikli Baba’nın türbesi Bursa’nın Gürsu ilçesine bağlı Babasultan köyündeki külliye içindedir. Türbenin yanındaki caminin avlusunda bulunan ulu çınarın Bursa’daki sarayın kapısında mevcut çınarla aynı zamanda dikildiğine inanılır. Her sene bu köyde düzenlenen anma etkinliği ile Geyikli Baba’nın hatırası yaşatılmaktadır.
Mehmet ZENGİN, 04 Şubat 2018, İstanbul
Kaynakça
-Abdalan-ı Rum ve Geyikli Baba, Ali Haydar Avcı, LaKitap, 1. Baskı Ankara 2015, s.112,113,114,115,116.
-Horosan Erenleri /Melametiler, Ahiler, Bacılar, Gaziler, Abdallar, Mehmed Hakan Alşan, Kurtuba Kitap, İstanbul 2012, s.472-476.
-Abdal Musa Velayetnamesi, Prof.Dr.Abdurrahman Güzel, Türk Tarih Kurumu Ankara 1999,s.15,16,42,44.
-Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak Kuruluş, Halil İnancık, Hayy Kitap, 8.Baskı İstanbul 2014, s.74-79.
-Fatma Bacı ve Bacyan-ı Rum, Prof.Dr. Mikail Bayram, Çizgi Kitabevi 2016, s.13-16.
-Aşıkpaşazade Tarihi, Osmanlı Tarihi (1285-1502), Hazırlayan Prof.Dr.Necdet Öztürk, Bilge Kültür Sanat 2013, s.63,64,65.
-Osmanlı’nın Manevi Temelini Oluşturan Gerçek, Dervişler-Babalar ve Bektaşi Dergahları, Cemal Canpolat, Markiz Yayınları, İstanbul 2012, s.79,80,81.
-Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, Ord.Prof.Dr. Mehmet Fuad Köprülü, Akçağ Yayınları, 7.Basım Ankara 2013, s.116-120.
-Anadolu’da İslamiyet, Ord.Prof.Dr. Mehmet Fuad Köprülü, Akçağ Yayınları, 2. Baskı Ankara 2012, s.68,69,71.
-Alevi Bektaşi İnançları’nın İslam Önsesi Temelleri, Ahmet Yaşar Ocak,10.Baskı İstanbul 2013, s.206,207,209,210.
-Alevi-Bektaşi Klasikleri Destanı İbrahim Ethem, Hazırlayan Doç.Dr. Mehmet Mahfuz Söylemez,Kaynak Kişi Durmuş Topal Baba, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2.Baskı Ankara 2011, s.30,33.
-Osmanlı İmparatorluğu’nda Marjinal Sufilik, Kelenderiler, Ahmet Yaşar Ocak, Timaş Yayınları, 3.Baskı İstanbul 2016, s.140-144,251,252.
-Küçük Asya’da Selçuklular, Vladimir Aleksandroviç Gordlevskiy, Tercüme: Prof.Dr.Abdülkadir İnan, Yayına Hazırlayan Prof.Dr.Timurlan Omorov, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2015, s.146,147,150,151,153.
-Tarihte ve Bugün Şamanizm, Abdülkadir İnan, Türk Tarih Kurumu 8. Baskı Ankara 2015,s.79,206,207.
-Türk Edebiyatı’nda İlk Mutasavvıflar, Mehmed Fuad Köprülü, Alfa Basım Yayım 2014, s.367.
-Geyikli Baba, Ahmet Yaşar Ocak, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt 14, s.46.
http://www.islamansiklopedisi.info/dia/ayrmetin.php?idno=d140046.
-Menakıbul Kuddisiye fi Menasıbil Ünsiyye, Elvan Çelebi, Hazırlayanlar: İsmail.E.Erünsal, Ahmet Yaşar Ocak, Türk Tarih Kurumu Yayınları 2014, s.9,10,31,32.
-Ortaçağ Anadolu’sunda İki Büyük Yerleşimci/Kolonizatör Derviş Dede Garkın ve Emirci Sultan, Dergah Yayınları 1. Baskı 2014, s.37,50,51,55,57,58.
- Manakıb-ı Hünkar Hacıbektaş-ı Veli, Vilayetname, Abdülbaki Gölpınarlı,İnkılap Kitabevi İstanbul 2014, s.21.
-Selçuklu ve Erken Osmanlı Döneminde Vefaiyye Tarikatı, Doç.Dr.Haşim Şahin,Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi 2014, S.70, s.39,48.
- Geyikli Baba, Ahmet Yaşar Ocak, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt 14, s.46.
http://www.islamansiklopedisi.info/dia/ayrmetin.php?idno=d140046
-Ebül-Vefâ El-Bağdâdî, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt 10 s.347. http://www.islamansiklopedisi.info/dia/ayrmetin.php?idno=100347
-Abdalan-ı Rum ve Geyikli Baba, Ali Haydar Avcı, LaKitap, 1. Baskı Ankara 2015, s.112,113,114,115,116.
-Horosan Erenleri /Melametiler, Ahiler, Bacılar, Gaziler, Abdallar, Mehmed Hakan Alşan, Kurtuba Kitap, İstanbul 2012, s.472-476.
-Abdal Musa Velayetnamesi, Prof.Dr.Abdurrahman Güzel, Türk Tarih Kurumu Ankara 1999,s.15,16,42,44.
-Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak Kuruluş, Halil İnancık, Hayy Kitap, 8.Baskı İstanbul 2014, s.74-79.
-Fatma Bacı ve Bacyan-ı Rum, Prof.Dr. Mikail Bayram, Çizgi Kitabevi 2016, s.13-16.
-Aşıkpaşazade Tarihi, Osmanlı Tarihi (1285-1502), Hazırlayan Prof.Dr.Necdet Öztürk, Bilge Kültür Sanat 2013, s.63,64,65.
-Osmanlı’nın Manevi Temelini Oluşturan Gerçek, Dervişler-Babalar ve Bektaşi Dergahları, Cemal Canpolat, Markiz Yayınları, İstanbul 2012, s.79,80,81.
-Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, Ord.Prof.Dr. Mehmet Fuad Köprülü, Akçağ Yayınları, 7.Basım Ankara 2013, s.116-120.
-Anadolu’da İslamiyet, Ord.Prof.Dr. Mehmet Fuad Köprülü, Akçağ Yayınları, 2. Baskı Ankara 2012, s.68,69,71.
-Alevi Bektaşi İnançları’nın İslam Önsesi Temelleri, Ahmet Yaşar Ocak,10.Baskı İstanbul 2013, s.206,207,209,210.
-Alevi-Bektaşi Klasikleri Destanı İbrahim Ethem, Hazırlayan Doç.Dr. Mehmet Mahfuz Söylemez,Kaynak Kişi Durmuş Topal Baba, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2.Baskı Ankara 2011, s.30,33.
-Osmanlı İmparatorluğu’nda Marjinal Sufilik, Kelenderiler, Ahmet Yaşar Ocak, Timaş Yayınları, 3.Baskı İstanbul 2016, s.140-144,251,252.
-Küçük Asya’da Selçuklular, Vladimir Aleksandroviç Gordlevskiy, Tercüme: Prof.Dr.Abdülkadir İnan, Yayına Hazırlayan Prof.Dr.Timurlan Omorov, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2015, s.146,147,150,151,153.
-Tarihte ve Bugün Şamanizm, Abdülkadir İnan, Türk Tarih Kurumu 8. Baskı Ankara 2015,s.79,206,207.
-Türk Edebiyatı’nda İlk Mutasavvıflar, Mehmed Fuad Köprülü, Alfa Basım Yayım 2014, s.367.
-Geyikli Baba, Ahmet Yaşar Ocak, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt 14, s.46.
http://www.islamansiklopedisi.info/dia/ayrmetin.php?idno=d140046.
-Menakıbul Kuddisiye fi Menasıbil Ünsiyye, Elvan Çelebi, Hazırlayanlar: İsmail.E.Erünsal, Ahmet Yaşar Ocak, Türk Tarih Kurumu Yayınları 2014, s.9,10,31,32.
-Ortaçağ Anadolu’sunda İki Büyük Yerleşimci/Kolonizatör Derviş Dede Garkın ve Emirci Sultan, Dergah Yayınları 1. Baskı 2014, s.37,50,51,55,57,58.
- Manakıb-ı Hünkar Hacıbektaş-ı Veli, Vilayetname, Abdülbaki Gölpınarlı,İnkılap Kitabevi İstanbul 2014, s.21.
-Selçuklu ve Erken Osmanlı Döneminde Vefaiyye Tarikatı, Doç.Dr.Haşim Şahin,Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi 2014, S.70, s.39,48.
- Geyikli Baba, Ahmet Yaşar Ocak, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt 14, s.46.
http://www.islamansiklopedisi.info/dia/ayrmetin.php?idno=d140046
-Ebül-Vefâ El-Bağdâdî, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt 10 s.347. http://www.islamansiklopedisi.info/dia/ayrmetin.php?idno=100347
Yorumlar
Yorum Gönder